Zamanın Simyası Bölüm-I

G üneşin batarken yeryüzüne ulaşan kızıl ışıkları, bulutların uçlarına değiyor ve ortaya çıkan bu muhteşem sonbahar manzarası, kervandaki yolculara eşlik ediyordu. Yolculuklarının bitimindeki zorlu kısım olan Kaplan Dağlarını da aşmışlar ve taşları gün batımında parıldayan Yıldız Kalesi’ne yaklaşmışlardı. "Madem bu birlikte son görevimiz o zaman vardığımızda sana soğuk bir bira ve yanında kızarmış tavuk ısmarlayayım." Diye sessizliği bozdu Demir. Atını kervanla arasında belirli bir mesafede tutarken, bir yandan da yıllardır dostu olan Toprak'a bakıyordu. Yollarının ayrılacağını öğrendiğinden beri içini garip bir hüzün kaplamıştı çünkü uzun zamandır birlikte olmanın verdiği bir alışkanlık vardı. Her ne kadar Kolcuları bırakmanın Toprak için daha iyi olduğunu bilse de, bir çok insan gibi o da alışkanlıklarından kopmak istemiyor ve onu kalma konusunda ikna etmeye çalışıyordu. " Artık yaşlandım. Bu uzun yolculuklar her yerimi ağrıtıyor." Diye homurdandı Topra...